Hayat Ver Derneği olarak Bangladeş bölgesinde İslamı hakkıyla öğrenmek için çaba gösteren kardeşlerimizin bulunduğu coğrafyada mescid çalışmaları yapıyoruz. Oralarda secdeye konulan her alında, semaya çılan her elde ve imana yönelen her kalpte sizlerin payı vardır. Bu dünyadan göçüp gitsek de geride ne bıraktın diye sorduklarında verecek cevabımız olacaktır.
İbadethanelerimizin bulunmadığı bölgelerde açılan mescidde sizler sayesinde secde eden yüreklerin bulunduğunu düşünmek insana ne büyük huzur verir değil mi ?
Mescidlerimizin Önemi
Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Her kim Allah için bir mescid inşâ ederse, Allah da onun için cennette bir köşk inşa eder.”İnsanların Rablerine yöneldikleri, kalplerin huzura erdiği mekânlar olan cami ve mescitler, manevi bir ihtiyaç olan ibadetlerimizi yerine getirdiğimiz ve sevap bakımından üstün payeler elde ettiğimiz mekânlardır. Cami; “bir araya getiren,” “birleştiren” anlamına gelirken, mescit; “secde edilen yer” anlamına gelmektedir. Secde ise “tevazu ile eğilmek” manasında olup, kulun Allah’a en yakın olduğu andır. Cami ve Mescitler, Kabenin birer şubesi, islam dininin şiarı ve Allah katındaki en kıymetli mekânlardır. Toplumu birleştiren, zengin fakir, çocuk yaşlı, işçi memur ayırımı yapmadan herkesin aynı mekânda saf tuttuğu yer olan cami ve mescitlerimiz, daima ibadetin ve ilmin merkezi olmuştur. Müslümanlar gittikleri her yerde İslam medeniyetinin bir göstergesi olarak cami ve mescitler inşa etmişlerdir. Sevgili Peygamberimiz (sav) Hicreti esnasında İslamdaki ilk mescit olan ve temeli takva üzere atılan Kuba Mescidi’ni inşa etmiştir. Medine’ye ulaşınca da hızlı bir şekilde Mescidi Nebevinin temellerini atarak burada yetişen şuurlu bir yıldızlar topluluğu meydana getirmiştir. Asrısaadette mescitler ibadet yeri olmanın yanında, eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü, diplomatik ilişkilerin yerine getirildiği, hukuki meselelerin çözüme kavuşturulduğu ve sosyal bütünlüğün sağlandığı yerlerdi.
